Saturday, 23 September 2017

Vladimir Putin ve Başkanlık

Eski Devlet Güvenlik Komitesi Albayı Vladimir Putin ilk önemli görevini Doğu Almanya'da almıştı. Yayınlanmış anılardan anladığımız kadarıyla Devlet Güvenlik Komitesinde (КГБ) asıl deneyimini Doğu Almanya'da kazandığını öğreniyoruz.


1991 sonrası dağılmış Sovyetlerden geriye Rusya Federasyonu kalmış ancak Rusya Federasyonu kendi içinde de birbirinden ayrı baskın kutupların gerilimine tutulmuş halde bulmuştu. Basında bir dönem pek çok yer almış, oligarklar olarak da nitelendilirilen, oligark Berezhovsky'den, eski KGB çalışanı Primakov'a pek çok figür devlette önemli ve baskın kutupları oluşturuyordu. Vladimir Putin'in anılarında bu taraflarla işbirliği yürütmeye çalıştığı üzerine pasajlar vardır.

Vladimir Putin'in yükselişi böyle bir ortamda oldu, Vladimi Putin'in belki de bir merkezileşme projesi olabileceği farkedilmiş ve bundan pek de hoşlanılmamıştı, hatta kimi anılarda Putin'in toy ve saf bulunduğu da söylenir.

Rus devletinin hikmeti, devlet içi çatışmaya bir örnek de olabilecek bir hikaye, Devlet Güvenlik Komitesi kendi devletine kendi ajanını sokmak durumunda kalmıştı belki de. Üstelik iyi yetişmiş, mücadeleciliğini Doğu Almanya'da kanıtlamış, bir kaç dil bilen ve iyi-kötü hukuk bitirimiş biri.

Vladimir Putin'in bu kutupların çoğuyla direk bir çatışmaya girmediğini biliyoruz ancak kendisi hala Devlet Güvenlik Prensiplerine bağlı biri olduğundan sıklıkla bahsediyor.

*

İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarından:

"Kosigin bana, "Siz demokrat oldunuz da ne oldu?" diye sordu ve cevabımı beklemeden aramızda şu konuşma geçti:
"Demokrasi demokrasi diyorsun. Sizde son sözü kim söyler?"
"Parlamento."
"Parlamentonun kararını kimse bozamaz mı?"
"Bozar. Anayasa Mahkemesi vardır. O gerekirse bozar."
"Bu Anayasa Mahkemesi kaç kişidir?"
"On beş kişi."
"Biz sizden daha demokratız. Bizde polit-büro var. Onun kararını da kimse bozamaz. Bizim polit-büro otuz iki kişi."

No comments:

Post a Comment

" In his 2007 book on Jim Jarmusch, author Juan Antonio Suarez remarks that the director’s films “are centrally concerned with situatio...