Kötü olan, Türkiye'de defalarca "biz bunların hiç birini tanımayız" karşılığını çok sık bulmamdı. Ben yolumun ayrı olduğunu bildiğimden başkasını kıskanmanın anlamsız olduğunu bilirdim, ama bu kendi yolumun uçarılık, kurnazlık, bohemlik, bilmem nelik bulunması Türkiye'ye yakışmayan birşeydi. Bugün başka, ama o zaman öyleydi.
Anne kucağına karşılıksız sevgiye çok takıntılı ihtiyaç duymayanlardanım, soğuk havayı, esen rüzgarları, dalgalı suları severim. Uyduruk bir sınava "ırgat gibi" çalışıp evrensel, saygı görülen mesleklerin resmi sahibi olunabilmesi de uzun zaman umurumda olmadı. Ama bunun bu kadar ayrımcılığa götürmesini de kabul etmem mümkün değil. Bu karşıtlığın bir tarafı olmak istemem ancak bu karşıtlığın nedenleri benim İstanbul ve Türkiye'de sevdiğim insanların, hikayelerin, karakterlerin, merakların, mekanların da ayrımcılığa uğramasına, baskılanmasına, anlamsızlaşmasına hatta tutunamamalarına neden oluyor.
Bu insanların, hikayelerin, karakterlerin, merakların ve mekanların kaybolmaması için kendimce elimden geleni yaptım, belgelemeye, tasnif etmeye, unutulmaması için çalışmaya çabaladım, bunun için mutluyum.
No comments:
Post a Comment