Monday, 29 January 2018

Başarısız olmak üzerine


Başarısız olmayı bir sorun olarak dert ettiğim bugüne kadar hiç olmadı. Çocukken Ege'nin koylarını yelkenle gezdiğimde, sonra bilgisayar programlama dillerine merak saldığımda, İstanbul'da farklı, benim gibi meraklı, güzel bir yaşam tarzını oturtabilmiş hoş insanlarla tanışıp onların yaşıma rağmen beni ciddiye aldıklarını gördüğümde, İstanbul'u merak ettiğimde, İstanbul'da yeni yerler keşfettiğimde, okulda aşağılanıp üzülüp bazen hatta dışlanıp yorulup kendimi müzik ve edebiyatın denizlerinde toparladığımda, artık kimsenin pek okumadığı bir yazar ya da müzisyen (ya da herkesin okuduğunu ya da anladığını sandığı birinin aslında öneminin ne olduğunu) keşfettiğimde, kendi kendime çizmeyi öğrendiğimde, güzel bir kız bana çok güzel birşey söylediğinde, lise bittiğinde elimde başarısızlıktan başka resmi hiç bir şey kalmadığında İngiliz edebiyatından çeviriler yaptığımda, kendi kendime aşık olmayı, bir kadını sevmeyi ve ona saygı duymayı öğrendiğimde, kendi kendime tarihçi olmayı öğrendiğimde, kendi kendime yola çıktığımda, hep umutlu olmak için gereken başarıyı elde edebilmiştim.

Kötü olan, Türkiye'de defalarca "biz bunların hiç birini tanımayız" karşılığını çok sık bulmamdı. Ben yolumun ayrı olduğunu bildiğimden başkasını kıskanmanın anlamsız olduğunu bilirdim, ama bu kendi yolumun uçarılık, kurnazlık, bohemlik, bilmem nelik bulunması Türkiye'ye yakışmayan birşeydi. Bugün başka, ama o zaman öyleydi.

Anne kucağına karşılıksız sevgiye çok takıntılı ihtiyaç duymayanlardanım, soğuk havayı, esen rüzgarları, dalgalı suları severim. Uyduruk bir sınava "ırgat gibi" çalışıp evrensel, saygı görülen mesleklerin resmi sahibi olunabilmesi de uzun zaman umurumda olmadı. Ama bunun bu kadar ayrımcılığa götürmesini de kabul etmem mümkün değil. Bu karşıtlığın bir tarafı olmak istemem ancak bu karşıtlığın nedenleri benim İstanbul ve Türkiye'de sevdiğim insanların, hikayelerin, karakterlerin, merakların, mekanların da ayrımcılığa uğramasına, baskılanmasına, anlamsızlaşmasına hatta tutunamamalarına neden oluyor.

Bu insanların, hikayelerin, karakterlerin, merakların ve mekanların kaybolmaması için kendimce elimden geleni yaptım, belgelemeye, tasnif etmeye, unutulmaması için çalışmaya çabaladım, bunun için mutluyum.

No comments:

Post a Comment

" In his 2007 book on Jim Jarmusch, author Juan Antonio Suarez remarks that the director’s films “are centrally concerned with situatio...